2023 MAKYAJDA DA IŞIL IŞIL GELİYOR

İncinin, parıltılı taşların ve simlerin ışıltısına hazır olun! Geçen seneden görmeye yavaş yavaş aşina olduğumuz ışıltılı makyajları bu sene sosyal medyada artık daha sık göreceğiz. İnci şeklindeki taşların verdiği zarif, kibar, kadınsı dokunuşu yüz makyajlarınızda, vücut makyajlarınızda hatta saçlarınızda bile kullanabilirsiniz. Örneğin şık bir davete giderken ekleyeceğiniz inci detaylarıyla gözlerin sizin üzerinizde olacağına eminim.

Değerli taşları kim sevmez ki. Peki ya onları aksesuar gibi makyajlarınızda da taşıyabileceğinizi söylesem. Rengarenk olanlardan, elmas gibi parlayan renksiz olanlara kadar birçok çeşitlilikte minik ışıltılı taşlar bulabilirsiniz. Makyaj ve kıyafetiniz için en uygun olanını seçip imajınızı tamamlayabilirsiniz.

İster festival, konser gibi etkinliklere giderken isterseniz de günlük makyajlarınıza farklılık katmak için kullanabilirsiniz. Direkt olarak takabileceğiniz gibi uygulama yapacağınız bölgeye bir miktar kirpik yapıştırıcısından sürdükten sonra da üzerine takabilirsiniz. Böylece gün boyunca taşlarınız düşmeyecektir. 

Işıltılı farları göz makyajlarında uzun zamandır kullanmaya alışkınız. O çok sevdiğimiz ışıltıyı bir seviye daha yukarıya taşıyıp onun yerine artık simleri kullanmaya ne dersiniz? Daha önce hiç kullanmadıysanız işte size birkaç ipucu… Simleri kendi özel yapıştırıcılarıyla birlikte kullanabileceğiniz gibi jel formunda olanları ise yapıştırıcıya ihtiyaç duymadan rahatça kullanabilirsiniz. Göz makyajlarınızda direkt göz kapağınıza uygulamak dışında farın üzerine uygulayıp ışıltıyı arttırmaya yardımcı olabilirsiniz. Ayrıca elmacık kemiklerinizin üst kısmına aydınlatıcı olarak denemenizi tavsiye ederim. Gittiğiniz her ortamda siz hareket ettikçe ışıl ışıl parıldıyor olacaksınız. 

Kısacası 2023 yılında makyaj koleksiyonlarınıza inciler, simler ve taşları eklemeye başlasak iyi olur derim.. Çünkü bu sene ışıl ışıl makyajlar bizleri bekliyor olacak! 

Kalıcı Makyaj Nedir?

Kalıcı makyaj kişiye özel kullanılan micro iğneler yardımı ile organik pigmentlerin derinin altına
gönderilmesi işlemidir. Kalıcı makyaj işlemleri genellikle dövme ile karıştırılmaktadır fakat kullanılan
pigmentler de işlemin uygulandığı derinin katmanı da farklıdır. Dövme pigmentlerinin içerisinde ağır
metaller bulunurken kalıcı makyaj pigmentleri organik ve ağır metallerden arındırılmış olmalıdır. Her
ne kadar ‘’kalıcı’’ makyaj diye adlandırsak da kalıcı makyaj işlemleri yarı kalıcı olur. Dudak
renklendirme, dipliner-eyeliner ,microblading-pudralama gibi bir çok kalıcı makyaj işlemi vardır bu
işlemlerden özellikle kaşa yapılan kalıcı makyaj işlemlerinde cilt tipinin çok büyük etkisi vardır.Cilt
tiplerine göre kalıcılık süreleri değişiklik göstermektedir. Yapacağımız kalıcı makyaj kaş işlemlerimizin
tekniklerini seçerken de cilt tiplerini göz önünde bulundururuz.

CİLT TİPLERİNİN KALICI MAKYAJ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ NEDİR?
Kalıcı makyaj işlemlerinin kalıcılık süresi ortalama 1-5 yıldır. Cilt tiplerine göre kalıcı makyaj
işlemlerinin kalıcılık süresinin değişeceğinden bahsetmiştik. Yağlı cilde sahip kişilerde kalıcı makyajın
kalıcılık süresi kısalırken kuru ve atropik(olgun-yaşlı) cilde sahip kişilerde kalıcı makyajın kalıcılık süresi
artar.
Temel olarak iki farklı kalıcı makyaj kaş uygulaması vardır. Biri en popüler olan microblading(kıl
tekniği) bir diğeri de genellikle daha ön yargılı yaklaştığınız pudralama tekniği. Bu iki uygulamayı cilt
tiplerine göre tercih edecek olursak; yağlı ciltli kişilerin pudralamayı tercih etmesi gerekirken kuru
ciltli kişilerin ise microblading uygulamasını tercih etmesi gerekmektedir. Fakat bu kuru ciltli kişiler
pudralama yaptırmamalı demek değildir. Peki yağlı bir cilde microblading yapılır ise ne olur? Öncelikle
yapılan uygulama kalıcı olmayacaktır. Kalan boyalar da deri altında dağılarak formu düzgün olmayan
dağınık bir görünüme kavuşacaktır.
Popülerliğinden dolayı sık sık ‘’microblading istiyorum.. en doğrusu en düzgün ve doğalı o oluyormuş’’
gibi cümlelerle sıklıkla karşılaşıyoruz. Doğru teknikle ve doğru renk ile yapılan tüm işlemler doğallığı
bozmayacaktır. Bu konuda uzmanınızı doğru seçtiğinizden emin olduktan sonra tereddüt etmenize
gerek kalmaz.

Yaz Mevsiminde Cilt Bakımı

Cildinizin yazın da sağlıkla ışıldaması için nem dengesini sağlayan doğru beslenme, günlük bakım gibi koruyucu önlemlerin alınması gerekmektedir.

Tatile çıkmadan önce cildin nem dengesini sağlamak, cildin tatil sonrasında da sağlıklı ve parlak kalmasını sağlar.

En büyük problem cildin kuruması

Yazın cilt sağlığı için en önemli sorunların başında cilt kuruluğu gelmektedir. Güneş ışınları, deniz ve havuzun etkisiyle cilt zamanla kurur, parlaklığını ve tazeliğini kaybetmektedir. Özellikle öğle saatlerinde ya da uzun süre güneşte kaldığınız zaman cilt kuruluğu meydana hale gelir. Mümkünse yüz, geniş kenarlı şapka ya da gözlüklerle korunmalıdır. Mutlaka cilt tipine uygun güneş kremi de her daim kullanılmalıdır ve bu çok önemli bir farktördür. Güneş koruma faktörü içeren kremler veya losyonlar dışarı çıkmadan 20 dakika önceden sürülmelidir. Etkisini gösterebilmesi için de mutlaka 2-3 saatte bir tekrar sürülmeli ve unutulmamalıdır. Eğer denize ya da havuza girilmişse güneş kremi mutlaka tazelenmelidir. Havanın bulutlu olması halinde de güneş kremi sürülmeli ve unutulmamalıdır.

Cilt tipine uygun nemlendirici seçilmeli

Cildin tipi ne olursa olsun herkes nemlendirici sürmeyi unutmamalı ve alışkanlık haline getirmelidir. Çünkü yazın cildin en çok ihtiyacı olan şey nemdir. Vücut nemlendiricisi kullanırken dikkat edilecek en önemli nokta cilt tipine uygun nemlendirici seçmek ve düzenli olarak kullanmaktır. Duş sonrası nemlendirici sürmek cildi rahatlatır ve ihtiyacı olan bakımı sağlamaktadır.

Yaz meyveleri cildinizin dostudur

Kusursuz bir cilde sahip olmak için cilt bakım ürünleri kadar tüketilen besinlerin de önemini unutmamalıyız. Sağlıklı bir cilt için, vücudun ihtiyaç duyduğu vitaminler ve minerallerin bulunduğu besinler düzenli olarak tüketilmelidir. Vitamin ve mineraller cildin daha esnek bir yapıda olmasını sağlamaktadır. Ayrıca cilt hücrelerinde oluşan tahribatı onarmak için faydalıdır. Taze sebze ve meyveler, yeşil yapraklı sebzelerin tüketilmesi vücuda aynı zamanda cilde vitaminlerin depolanmasını sağlamaktadır.

Su en önemli nem kaynağıdır

Güneşin cilde kaybettirdiği nemi geri kazandırabilen en önemli şey su içmek. Yazın vücudumuz olduğundan daha fazla su kaybetmekte. Su tüketerek bu kaybın telefi edilmemesinden de en çok cilt sağlığı etkilenir. Güneşin meydana getirebileceği hasarı en aza indirmek için günde mutlaka en az 2 litre su içilmelidir. Su yerine kahve, çay, kola veya hazır meyve suyu içmek cilde nem kazandırmaz. Su dışında mineral kaynağı soda ya da ayran da içilebilir.

Yazın uygulanan kozmetik uygulamalar

Yaz döneminde cildin sağlıkla parlaması için mezolift uygulamalarından faydalanabilirsiniz. Mezolift uygulaması ile cildin ihtiyacı olan vitaminleri ve hyaluronik asit cilde enjekte edilmektedir. Mezolift uygulaması sonrası cildin nem ihtiyacı sağlanır, çok daha parlak ve sağlıklı bir görünüm kazanır. Yine Somon DNA enjeksiyonları, antiage ve nem bakımları yaz döneminde güvenle uygulanabilen ve cilde tazelik, parlaklık veren uygulamalardır.

Dermapen ile Cilt Tedavileri

Dermapen ile cilt gençleştirme; kişinin vücudunun doğal süreçleri olan kolajen ve elastin üretimlerini tetikleyen ve cildin yeniden yapılanmasını sağlayan medikal estetik bir uygulamadır.

Dermapen uygulamasıyla, cilde herhangi bir cerrahi bir işlem yapılmadan genç, dinç, parlak ve gergin görünüm sağlanır. Dermapen uygulamasının temel mantığı cilt üzerinde mikro düzeyde görünmeyen binlerce mikro kanal açıp kontrollü bir hasar oluşturup deri altına uygun tedavi serumlarını deri altına bu kanallar yardımıyla göndermektir. Böylece derideki onarıcı mekanizmalar devreye girer ve iyileşme süreci başlatılmış olur.

Dermapen uygulaması; 4-6 seans ve 15 gün aralıklarla yapılan günlük hayata kolay geçiş sağlanan senede 2 kür (6 ayda bir) yapılmasında fayda olan etkin bir medikal kürdür. Gözenek tedavisi, iz tedavisi, kırışıklık tedavisi, cilt tonu düzeltme tedavileri dermapenle en etkin şekilde yapılır.

Bu uygulamada en önemli etken işlemin hijyen ortamda bu konuda uzman kişilerce uygulanmasıdır. Öncesinde lokal anestezik kremler kullanıldığı için uygulama konforu arttırılmıştır. Uygulama sonrasında soğuk uygulamalar kişiyi rahatlatır. işlem sonrası koruma faktörlü kremlerimizi düzenli kullanmak (4 saatte bir) önem taşır.

İşlem öncesinde aspirin, kan sulandırıcı ilaçlar, alkol kullanılmaması gerekir. Uygulamaya makyajsız gelinmesi önerilir. Uygulama alanına temas edilmemeli. Uygulamadan sonra bir gün süreyle banyo yapılmamalı. Uygulama sonrasında 1 hafta kese, peeling gibi cildi soyacak uygulamalar yapılmamalı, glikolik asit içeren kremler kullanılmamalıdır. Uygulama sonrası güneşten korunulmalı ve önerilen kremler kullanılmalıdır.

Cildi yenilemek, nemlendirmek ve canlandırmak, ince deri çizgilerini sıkılaştırmak, deri üzerindeki skarları (akne izi, strialar, yanık izi vb.) azaltmak için yüz, boyun ve dekolte bölgesine, saç dökülmelerinde saçları canlandırmak amacıyla saçlı deriye uygulanabilir.

Dermaroller/Dermapen uygulaması, felç geçirmişlere, kanser hastalarına, şeker hastalarına, kan pıhtılaşma sorunu olanlara, çoklu ilaç tedavisi gerektiren kalp hastalarına ve uygulama bölgesinde yara veya enfeksiyonu olanlara uygulanmaz. Hamilelere, uzman doktorun onayı ile birlikte uygulama yapılabilir. 18 yaşından küçüklerin yanında velisi olmaması durumunda işlem yapılmaz.

Hamilelikte Cilt Bakımınızda Neler Yapmalısınız?

Bir kadının en önemli, en güzel dönemlerinden olan hamilelikte cildimizin bakımı önemlidir. Önümüzde uzun bir dokuz ay var. Bunu takip eden loğusalık dönemi.

Hamilelikte pratik bir cilt bakımı herkes için kolaylık sağladığı kadar alışkanlık haline döndüğü zaman günlük hayatta kişiyi çok fazla uğraştırmadan sağlıklı bir cilde sahip olmasını sağlar. Bu bakımdan evde uygulanabilecek temel bir cilt bakımı aslında gereksinim olmaktadır.

Evde uygulanacak cilt bakımı için en önemli şey kişinin cildini çok iyi tanıyor olmasıdır. Kişi cildini ne kadar iyi tanıyorsa cildindeki problem ve eksikliklere o kadar uygun tedavi uygular ve daha olumlu sonuçlar elde eder. Hassas cilde sahip kişilerin bilgisi dışında kullanabilecekleri asitli tonikler ciltlerini tahriş edebilirken, yağlı cilde sahip kişiler de yanlış nemlendiriciler ile ciltlerindeki sebumu daha da arttırabilir. Eğer önceden bir uzmana danışıp cilt analizi yaptırdıysanız bu sizin için daha sağlıklı sonuçlar doğurabilir.

Eğer; hamile kalmadan da deri hastalıklarından birine sahipsek (sedef, mantar, kontakt dermatit ) bu sürece girmeden önce uzman bir hekimle görüşüp hastalığımızla ilgili önlemleri almalıyız. Bazen bu dönem de bu tür hastalıklarda artış yaşanabilir.

Hamilelik döneminde vücudumuzdaki tüm sistemler değiştiği gibi, hormonlarımızın üretiminde de artış olacaktır.progesteron hormonun aktif oluşu cildimizi daha da yağlandıracaktır. Onun için bu dönemde temizleme önemlidir. İçinde pareben içermeyen kimyasal boya ve koku maddeleri bulunmayan bir gel imdadımıza yetişecektir. Sabah-akşam temizleme yeterlidir.

Temizleme den sonra içeriğinde pareben, fitilat, retinol, soya özleri barındırmayan kokusuz, parfümsüz nemlendiriciler kullanmak cildimizin nemini korumada bize yardım edecektir.

En dikkat etmemiz gereken şeylerin en başında değişen hormonlarımızdan dolayı maske tipi lekelenme yani melasmaya karşı derimizi fiziksel koruma faktörleriyle (içinde saf titanyum dioksit olanlar) korumaktır. 3-4 saatte bir tekrarlama önemlidir.

Cilt Sorunlarınızla Savaşma Vakti

Cilt sorunlarımızla savaşma zamanı güzel bir yaz mevsiminden sonra, kış mevsimine hoşgeldin deme zamanı geldi. Kış mevsimi demek; daha fazla kapalı alanda zaman geçirme ( hemde klimalı nemsiz ortamlar), daha fazla soğuk ve rüzgara maruz kalma demek derimiz yaşayan bir organ. Her mevsim şartlarına göre değişip, farklılaşıyor.

İşte buna paralelde ihtiyaçları değişiyor. Eğer gerçekten sağlıklı bir cilde sahip olmak istiyorsak; mevsimin tam başındayken cilt uzmanımızdan randevu alma zamanımız gelmiş demektir.
Profesyonel bir gözle yapılan bir analiz sonrası cildimizin sıkıntılarını gidermek üzere start verebiliriz. (nem bakımları, leke tedavileri, kılcal damar tedavileri, mezoterapiler, p.r.p , akne tedavileri)
Kış mevsiminde kulladığımız ürünlerimize göz atıp; cildimizin ihtiyaçlarına göre yenileme gerekir. Sert temizliyeciler yerini yumuşak temizleyicelere bırakır. Cildimizi ölü derilerden temizleme zamanıdır kış mevsimi.Fraksiyonel lazerler, q-swiched, karpon peeling, altın iğne (secret) uygulamaları imdadımıza yetişir ama her zaman olduğu gibi ilk şart siyah noktalardan, kirden arınmış bir cilt.
Yani profesyonel bir cilt bakımı. Bu uygulamaları yaparken cildimizin nem dengesini (gliserin,laktik asit,hyaluranik asit) içeren su bazlı nemlendiricilerle korumak.

Bize kırışıksız, lekesiz, parlak bir cildin kapılarını açar. Unutmadan güneş koruma faktörlü kremlerimizi asla ihmal etmeyelim!
Unutmayın önemli olan bizim güneşi görmemiz değil; onun bizi görmesidir.

Bu bakımı yalnızca yüzümüz haketmez. Tüm banyolardan sonra (çok sıcak su derimize zarar verir.) Güzel bir vücut losyonu kullanmak, el kremimizi ihmal etmemek ,dudaklarımızı sık sık bir stickle nemlendirmek bu kış bize iyi gelecektir.

Bunun yanında beslenmemiz de içten bize iyilik sağlar. A, C, E vitaminleri, çinko, bakır, demir, selenyum içeren besinler tüketmek,günde
en az 2 litre su içmek hepimize iyi gelecek!

Yeteri Kadar Su Tüketiyor Musunuz?

Vücudumuzun su içeriği yaş, cinsiyet, boy uzunluğu ve gün içinde yaptığımız fiziksel aktiviteye göre değişir. Çocukların vücudunun su oranı %70, yeni doğan bebekte ise %90’dır. Yaş ilerledikçe suyun yerini yağ dokusu almaya başlar. Dolayısıyla yaş ilerledikçe suyu daha çok tüketmek gerekir. Yetişkinlerde vücut su oranı %60,yaşlılarda ise %50dir.

Gelin vüdumuzda ki suyun işlevine bakalım. Vücutta taşıyıcı bir göreve sahip olan su, vücudumuzda sindirilen besinleri ve oksijeni taşır. Vücudumuz, hayati fonksiyonlarını yerine getirebilmek için suya ihtiyaç duyar. Ayrıca vücudumuzun dengesi için gereken elektrolitler de suyun içinde bulunur. Hem vücudumuzun fonksiyonel hem de fiziksel görüntüsü için suya ihtiyacımız çok.

Yaşımız ilerledikçe cildimizin güçlü olan kolajen adı verdiğimiz dokusu azalır. Ciltte kırışmalar meydana gelir. Bu istenmeyen durumdan kurtulmak için suyu yeterince tüketmeliyiz. Çünkü su cildimizin yenilenmesini, kolajen dokunun kaybını azaltır. Bunun için günde en az 8 bardak su tüketmeliyiz.

Şunu da unutmayalım ki susamak ve acıkma duyguları birbiriyle çok karıştırılır. Günlük gereksinimiz kadar su içmek hatta susama ihtiyacı bile gelmeden su tüketmek, fazla kilolarımıza da engel olur.

Peki sağlıklı içme suyu nasıl olmalı? Bir çok kişi suyun tadının olmadığını söyler. Aslında suyun içindeki mineraller, suyun PH’ ı yani suyun asidite ve alkalitesi suyun kalitesini belirler. Sağlıklı bir su renksiz, kokusuz ve berrak olmalıdır. İçerisinde hidrojen sülfür, demir ve mangan gibi mineraller bulundurmamalıdır. Suyun içinde bulunan magnezyum ve kalsiyum suyun sertliğini belirler. Magnezyum 50-180mg/lt, kalsiyum 75-120mg/lt aralıklarında olmalıdır. Bu aralıklardaki içme suyunun sertliği idealdir. Ayrıca, suyun alkali olması daha sağlıklıdır. Suyun alkali olmasını nasıl anlarız? Suların etiketinde Ph olarak gördüğümüz bir değer vardır. Bu değer ne kadar fazla ise su o kadar alkalidir.8 ile 8,5 arası Ph değerleri idealdir.

İşte suyun faydaları. Gün de en az 8 bardak su tüketmeyi unutmayalım.

Leke tedavileri için en uygun zaman ne zamandır?

Elbette Kış zamanı leke tedavileri için en uygun zamandır.

Güzel izmir’imiz de güneşli günlere elveda dediğimiz bu günlerde leke ile ilgili tedavilere başlamanın tam zamanı. Leke; deriye rengini veren melanin denen pigment maddesinin çeşitli nedenlerle gereğinden fazla üretilmesiyle oluşur. Bu nedenler arasında en çok zararlı güneş ışınlarını, hormonal değişimleri, gebeklik sürecini ve yanlış kozmetik kullanımını sayabiliriz.

Lekeler 1 milimetre çağından başlayarak birkaç santimetreye kadar değişik büyüklüklerde olabilir. Çocukluktan itibaren olan yaz aylarında kahverengiliklerde artış olanlar çilk olarak adlandırılır. Sarışın, Kızıl saçlı ve beyaz tenlilerde daha sık rastlanır. Eğer lekeler daha ileri yaşlarda ve aşırı güneş ışığı maruziyeti sonrası ortaya çıktıysa güneş lekesi adı verilir. Güneş lekeleri en tehlikeli deri kanserlerinden biri olan melenom gelişimi açısından sıkı takip edilmelidir. Ayrıca gebelik ve güneş ışığı etkisi ile oluşan malezma ve cildin tahrişi veya geçirilen bir deri hastalığı sonrası oluşabilen lekeler mevcuttur.

Leke tedavilerine başlamadan önce mutlaka uzmanımıza danışmalıyız. Unutmamalıyız ki lekenin oluş-kalış süresi, derinliği ve çeşidi tedavi başarımız için önemli ve gerekli.

Gerekli ön incelemeden sonra uzmanımızla beraber tedavi sürecine başlayabiliriz. Bir çok seçeneğimiz var. Kimyasal peeling, Enzimatik peeling, P.r.p , Dermapen ve yeni nesil lazerler.

Korkulanın aksine; özellikle güneş lekelerini gidermede lazerler (q-switched nd-yağ lazer,

Erbium Fraksiyonel lazer Thillium Fraksiyonel lazer ) daha etkin ve yan etkileri daha az tedaviler sunar bizlere.

En önemlisi u.v filitreli koruma kremlerimizi düzenli kullanmayı alışkanlık haline getirip, lekelenmemek. Oluşan lekelerimizi de bir an önce tedavi etmek.

Medikal Cilt Bakımı Ne Sıklıkla Yapılır?

Kişinin cilt kalitesini arttırmak ve mevcut cilt problemlerini düzenlemek açısından kişiye uygun düzenli bir cilt bakımı kişinin cildinde zamanla fark edilebilir olumlu sonuçlar yaratır. Uzman kişiler tarafından özel dermokozmetik ürünlerle yapılan bu bakımlara medikal cilt bakımı denir.

Düzenli aralıklarla yapılan doğru medikal cilt bakımı ilerleyen yaşlarda dahi cildin daha gergin ve daha sağlıklı gözükmesini sağlar. Medikal cilt bakımının uzmanlar tarafından yapılmasının sebebi öncelikle bilimsel bilgilere dayanarak kişinin cildini analiz etmelerine ve buna uygun bir medikal cilt bakımı uygulaması oluşturmasından kaynaklanmaktadır.

Uzman kişinin cildini analiz ettikten sonra cildin ihtiyacı olan dermokozmetik ürünler ile temizleme, peeling, buhar, radyofrekans, tonik, maske ve nemlendiriciler ile cilt yoğun olarak ortalama 1 saat boyunca arındırılır ve ihtiyacı olan neme kavuşur. Evde uygulanan cilt bakımlarının aksine medikal cilt bakımı sonuç bakımından daha memnun edici olabilmektedir. Cilt bakımı kişinin cildini bakteri, kir ve makyaj artığından arındırırken medikal cilt bakımları yoğun bir besleyici işlem görür. Bu yoğunluğa bağlı olarak çok fazla uygulama yapılması ciltte ters tepki yaratarak olumsuz sonuçlara sebep olabilir. Her kişide farklı uygulama aralıkları olabileceği için medikal cilt bakımı için uzman tarafından belirlenen zamana uyulmalıdır. Düzenli medikal cilt bakımı kişinin cildindeki problemlerin azalmasını ve zamanla yok olmasını sağlar. Uzun vadeli olarak daha sağlıklı ve canlı bir görünüm yaratarak kişiyi mutlu eder.

Günümüzde sağlıklı bir cilde sahip giderek daha fazla önem verilen bir konu olmaktadır. Bu yüzden yalnızca kadınlar değil erkekler de düzenli medikal cilt bakımları ile kişisel bakımlarını yaptırarak, sağlıklı bir cilde sahip olmaktadır. Kadın-erkek fark etmeksizin yapılabilen medikal cilt bakımı düzenli aralıklarla kan dolaşımını hızlandırdığı için cildin yaşlanması geciktirilir. Özellikle her cildin neme ihtiyacı olduğu düşünülürse bunun bir uzman tarafından belirli aralıklara usulüne uygun uygulanması da oldukça önemlidir. 

Kişilerin cildindeki mevcut leke, akne, skar gibi problemleri çözmede destekleyici bir uygulama olan medikal cilt bakımı, cilt yenileme işlemlerinin yanında gerekli görülmektedir. Bu yüzden tedavi amaçlı ya da tedavi amacı olmadan düzenli bir medikal cilt bakımı uzmanın belirlediği rutine göre ortalama 1 ay sürelerle yapılmaktadır. Cilt bu süre içerisinde dinlenir ve yapılan bakımlarla kendini yenilenmesi için zaman verilir. 

Evde Cilt Bakımı Nasıl Yapılır?

Pratik bir cilt bakımı herkes için kolaylık sağladığı kadar alışkanlık haline döndüğü zaman günlük hayatta kişiyi çok fazla uğraştırmadan sağlıklı bir cilde sahip olmasını sağlar.  Bu bakımdan evde uygulanabilecek temel bir cilt bakımı aslında gereksinim olmaktadır.

Evde uygulanacak cilt bakımı için en önemli şey kişinin cildini çok iyi tanıyor olmasıdır. Kişi cildini ne kadar iyi tanıyorsa cildindeki problem ve eksikliklere o kadar uygun tedavi uygular ve daha olumlu sonuçlar elde eder. Hassas cilde sahip kişilerin bilgisi dışında kullanabilecekleri asitli tonikler ciltlerini tahriş edebilirken, yağlı cilde sahip kişiler de yanlış nemlendiriciler ile ciltlerindeki sebumu daha da arttırabilir. Eğer önceden bir uzmana danışıp cilt analizi yaptırdıysanız bu sizin için daha sağlıklı sonuçlar doğurabilir. 

Cildiniz hakkında gerekli bilgiyi edindikten sonra ilk adımda cildin temizlenmesi gerekir. Böylece daha sonra yapılacak işlemler için cilt dokusu hazır hale getirilir. Cildinize uygun doğru temizleme jeli ile hafifçe parmak uçlarınızla cildinizi kir, makyaj ve fazla yağdan temizleyebilirsiniz. Ne çok sıcak ne de çok soğuk su ile cildinizi yıkamamaya özen gösterin. 

Temizlenen cildi derinlemesine bir arındırma için size uygun peeling solüsyonları ile yaklaşık 1 dakika boyunca yine parmak uçlarınızda oval hareketlerle cildinize masaj yapabilirsiniz. Cildinizdeki kan dolaşımının artmasından dolayı kolajen üretimi tetiklenirken gözeneklerin temizlenmesini sağlanır.

Peeling işlemi ile temizlenen gözenekler için dilerseniz buhar uygulaması yapabilir ve inatçı siyah noktalarınızı kolaylıkla temizleyebilirsiniz. Yüzün yumuşamasını sağladığı ve gözenekleri açtığı için cilt tonik işlemi için hazırlanmış olur.

Bir sonraki adımda ise bir pamuk yardımı ile yüze tonik uygulanır. Buradaki temel amaç gözeneklerin derinlemesine temizlenmesi ve eğer gerekliyse sıkılaştırılmasıdır. Siyah nokta ve akne problemlerini önlemek için tonik önemli bir adımdır. Buhar işlemi ile açılan gözenekler cildinize uygun toniği daha iyi emer ve cilt bakımının daha faydalı olmasını sağlar.

Tonik işleminden sonra cildinizin ihtiyacı olan bir maskeyi 15-20 dakika yüzünüze bekletebilirsiniz. Bu süre boyunca cilt maskeyi iyice emer ve cildinizin daha pürüzsüz görünmesini sağlar. 

Cilt bakımı uygulamalarının olmazsa olmazı cilt tipine göre uygun bir nemlendirici hem gün boyu cildinize ihtiyacı olanı verir hem de cildin üst tabakasında bariyer oluşturarak cilde nüfuz edebilecek kir, toz gibi dış etkenlerden korur. Ayrıca güneş koruyuculu bir nemlendirici tercih etmeniz yüz lekelenmelerinin önüne geçmenizi sağlar. 

Evde cilt bakımı yaparken olumlu sonuçlar almak için isterseniz bir uzmana danışabilir ve size en uygun bakım yöntemleri için bilgi alabilirsiniz.  Her cildin yapısının ve ihtiyacının farklı olduğu unutulmamalıdır.